21 Eylül 2008 Pazar

ARI ÜRÜNLERİNDEN OLUP, HERBİRİ BAŞLI BAŞINA İLAÇ DEPOSU MAHİYETİ ÜRÜNLERDEN 4- ARI SÜTÜ...

Kovanlarda kovan içi görevlerden dışarı hiç çıkmamış ve 18 günlükten daha küçük işçi arıların
yutak üstü bezlerinden ürettikleri bir üründür.
Süt dediğimiz zaman diğer aklımıza gelen hayvanlardan üretilen, yavrularının ve bizlerin beslendiğimiz sütle uzaktan yakından alaakası
olmayan farklı bir üründür.
Kovanda ana (kraliçe) arı, ana
arı larvaları, genç işçi arı larvaları, daha sonrada işçi arı larvaları ve erkek arı larvalarının beslendikleri ürüne ARI SÜTÜ denir.

Arı sütü kovan içerisindeki kullanım amacına göre farklı değerlerde olabilmekte. İşte bu farklı değerlere göre en farklı
yani en değerli arı sütü Kraliçeye yani ana arıya ve ana arı olacak larvalara verilir.
Arı sütüyle beslenen ana arı ve
genç işçi arı larvaları dirençli olur. Böylece kovan içi hastalık ve parazitlere karşı mukavemet kazanmış olurlar. Yine aynı şekilde arı sütü ile birlikte ilk 6 gün beslenmesine tabi tutulan ana
ve işçi arı larvalarının farklı bireylere dönüştükleri açıkça görülecektir. Özellikle ana arı bu altı gün farklı beslenmesi sonucunda, günde kendi ağırlığının iki misli yumurta yumurtlayabilmekte,
ayrıca da hastalıklara ve parazitlere karşı daha dirençli olabilmekte ve bunun yanındada uzun
yıllar yaşıyabilmektedir. İşte diğer arıların yaşama süreleriyle kraliçenin yani ana arının çok uzun yaşaması, bu farklı beslenmenin bir neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır.





Arı sütü normal bölme yaptığımız ana memesi kuran arılarla ve ayrıca doğal olarak oğul vermeye hazırlanan kovanlarda oluşan ana memelerinden elde edilebilmektedir. Ama bu rakam fazla bir miktar olmamaktadır.. Bir arıdan en fazla 8-10 gram arı sütü elde edilebilmektedir.






Oysaki ana arısız bırakılan çok zengin bir kovana yapay ana arı yüksüklerini
vermek suretiyle alınan bu arı sütü miktarı 150 kat daha arttırılarak asgarı 80, 100 ve hatta 150 gram arı sütüne çıkartılabilmektedir.


Arı sütünün yapısında su,yağ,protein,şeker, enzimler, mikro elementler, yağ
asidi, vitaminler, hormonlar ve henüz daha belirlenememiş olan faydalı maddeler bulunmaktadır. Arı ürünleriyle tedavide bizde henüz bir yol katedilememiş olmasına rağmen,
ABD;Japonya,İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Çin ve hatta arjantinde arı ürünleriyle tedavi ve iyileştirmelerde çok büyük mesafeler alınmıştır.
Bu uygulamalara Prf.Dr.Muhsin Doğaroğlunun Modern Arıcılık kitabından bir örnek vermek istiyorum.
Çinde deney hayvanlarında Tümör meydana getiren Antijen verilerek kanser yapılan 2 hayvan gurubundan tedavi sırasında bir guruba farklı olarak arı sütü uygulayarak tedavide bulunuluyor. Sonuçta arısütü tedavisi uygulanan gurupta hiç ölüm olmamasın karşın
diğer guruptaki, yani arı sütü verilmeden tedavi edilen guruptaki bütün hayvanların öldüğü görülüyor. Bu da arı sütünün tedavide ne derece etkin olduğunu ortaya koymaktadır.

Özet olarak ARISÜTÜ'nün kullanım alanları ve faydalarını şöyle sayabiliriz.

1-Görme bozukluklarının giderilmesinde çok etkilidir.
2-Arı sütü hücre yenileme özelliğine sahiptir. Bu demektir ki vücutta yitirilen ve yıpranan hücreler yeniden yerlerine konulabilmektedir.
3-Arısütü şeker hastalarında şekerin düşürülmesi için verilebilmektedir.
4-Kas hastalıklarında, nefes darlığında,karaciğer yağlanmasında ve eklem hastalıklarında
5-Mide ve barsak hastalıklarında
6-Sinirsel ve ruhsal rahatsızlıklarda,
7-Yaşlılık durumlarında, zihinsel faaliyetlerin arttırılmasında,
8-Ağız ve dil yaralarında,
9-Gripal enfeksiyonlarda,
10-Tansiyonun düşürülmesi ve kalp ritminin düzene sokulmasında,
11-Vücutta canlılık ve diriliğin sağlanmasında,
12-Yaşlanmayı geciktirmede,
13-Üriner sistem rahatsızlıklarında, üreme organları üzerineyaptığı olumlu etkisiyle bu durumlardan muzdarip olanlarda üreme ve cinsel problemleri ortadan kaldırdığı şüphesiz bir gerçektir.

16 Eylül 2008 Salı

ARI ÜRÜNLERİNDEN ASRIN MUCİZESİ OLARAK ADLANDIRILAN 3- P R O P O L İ S

P R O P O L İ S :Evet yanlış okumadınız şu anda arı ürünlerinden olan ve son zamanlarda sırları
çözüldükçe ürünlerinin kullanım alanları ve neye yaradıklarına vakıf olunan arı ürünlerinden en cazibi olacağına inanılan PROPOLİS 'ten kısada olsa bahsedeceğim.




Arıların kışın ve soğuk havalarda uçma
deliklerini daraltmak, kovanlarının tahta aralıklarını, çatlaklarını kapamada ve kovan içerisine bir şekilde girmiş olan ve istemedikleri nesneleri mumyalayıp kapamaya yarayan maddeye PROPOLİS denir.

Arılar bu maddeyi bitkilerin genç sürgünlerinden ve tomurcuklarından toplarlar. Toplama içinde
çeneleriyle birlikte ayaklarının yardımıyla koparırlar. Çiynemek suretiyle yumuşatıp yine polen taşımada olduğu gibi ayak sepetciklerini kullanarak kovanlarına taşırlar.
Kovana geldiklerinde kovan içi görevde olan diğer arılar yine ağızları marifetiyle arıların ayaklarından kopardıkları propolisleri yine ağızlarıyla nemleterek küçük parçacıklar halınde kovan içerisinde kapama ihtiyacı duydukları yerlere yapıştırırlar. Bu genelde havaların soğumaya başlamasıyla ön uçma deliğinin daraltılması ki buraya arılar çok yoğun bir şekilde çalışarak çok fazla propolis taşımak durumundadırlar ve birde çatlak olan ve kovan içerisine ışık sızan yerlerin kapatılmasında kullanırlar.
Propolisi genelde kovanda tarlacı arılar toplarlar. Kovanlarına geldiklerinde eğer zaman varsa tekrar toplamaya çıkarlar. Genelde bu toplama işi sürgün ve tomurcuklardan
propolisin alınmasının kolay olacağı sıcak saatlerde gerçekleştirilir.





Propolis genelde kovanların uçma deliklerinden ve çatlakların sıvandığı yerlerden alınır. Ama birde bizler kovanda propolis almak için kovanın
üst çıtaları üzerine yerleştirdiğimiz TRAPların üzerine bir cam örterek veya üst kapağı aralık bırakarak içeriye giren ışık ve soğuğu içgüdüsel olarak propolisle kapamak için arıları teşvik etmiş oluruz. Bu şekilde TRAP aralıklarını arılar propolisle kapatırlar ve bizde daha sonra bu trapları alarak soğuk ortamda bir müddet beklettikten sonra esneterek üzerlerinden propolisin ayrılarak düşmesini sağlarız.




Traplardan alınan veya kovan uçma delikleri ve çatlaklarından alınan propolisler toplama kaplarına doldurulur ve küçük parçalar halinde oluşturularak kurumaları sağlanır.

Labaratuar çalışmaları sonucu propolis EKSTRAK'a
dönüştürülür ki, işte bu hem kullanıma hazır, hem kullanımı kolay ve hemde temini kolay olan ürün elde edilmiş olur.








Kullanımı rahatsızlıkların durumlarına göre ayrıca formüle edilerek kullanılır.
gerekli rahatsızlıklarda gerekli formülesi kullanılır.
Propolis daha ziyade ilaç sanayiinde ve kozmotik sanayiinde kullanılır. Bizde ilaç sanayiinde henüz kullanılıyor diyemiyecek kadar az kullanılmaktadır.
Oysaki, amerikada,japonyada,ingilterede,fransada,almanyada,hollandada
propolis ve diğer arı ürünleri kullanımı hat safhadadır. Ağırlıklı arı ürünleriyle hastalarına şifa sunan hastahaneler vardır bu ülkelerde. Bu ülkelerde sentetik ilaç kullanımın mahsurlarının görülmesini müteakip doğal olarak arı ürünlerinin ağırlıklı olarak ilaç sanayyide kullanımlarına 20 sene önce başlamış ve giderek artan şekilde devam etmektedir.
1-Propolisin sürekli kürler halınde alınması sonucu sindirim,solunum ve dolaşım sisteminde ve tüm vücuttaki hastalık etmenlerine karşı etkin bir savunma gerçekleştirdiği belirlenmiştir.
2_sentetik ilaçlardakinin aksine devamlı kullanımlarda zararlı bakterilere karşı direnç oluşturmamakta ve yararlı bakterilerde olumsuz etkilenmemekte.
3-Beriberi hastalığı b1 vitamini eksikliği ve deri rahatsızlıklarında.
4-Ağız yaraları,diş ağrısı ve burun iltihabı.
5-mide rahatsızlıkları,ülser,gastrit, böbrek bozuklukları ve idrar yolları enfeksiyonları.
6-iyi huylu tümörler ve kötü huylu tümörlerin ilerlemelerinin durdurulmasında.
7-Damar sertliği hastalıklarında, kemik erimesinde ve kemik kırıklıklarının kaynamasında.
8-rahim iltihabı,sinir ucu iltihabı ve sedef hastalığının tedavisinde.
9-yaralar,kesikler,kulak burun yaraları, cilt kanseri,bronşit,şeker hastalığı ve nefes darlığında.
10-Grip ve bazı vürus türleri,yanıklar,hemoroit,orta kulak iltihabı,mide gastirit ve oniki parmak
barsağı iltihabı, ve akciğer kanseri.
11-üst solunum yolları,akne,kıl dönmesi iltihabı ve güneş yanıklarında şifa etkilidir.
Daha sayabileceğimiz çokça faydalı olduğu, şifa verdiği alanlar vardır.
NOT : Propolis'i propolis üreten arıcılardan, bizlerden temin edebilirsiniz.

15 Eylül 2008 Pazartesi

ŞİFA KAYNAĞI OLAN ARI ÜRÜNLERİNDEN 2- P O L E N

P O L E N : Binbir çiçeğe konarak çiçeklerin erkek üreme organlarından oluşan çiçek tozlarının
arılar tarafından alınıp arka bacaklarında sepetcikler diye tabir ettiğimiz yerlere konularak
kovana getirilen arı ürününe POLEN denir. Arılar bu işlemi yaparken aynı zamanda çiçekten çiçeğe konarken erkek çiçek tozlarını dişi çiçeklere taşıyarak bitkilerim tozlaşmasına (döllenmesine) yardım ederler.


Arılar bitkileri gezerek bal ve polen toplamaları sırasında dolayısıyla erkek çiçek tozlarını
o çiçekten o çiçeğe konarken tabiidirki dişi çiçek organlarına bulaştırarak onların tozlamalarını yani
(döllenmelerini) temin ederler. Bitkiler daha çok meyve ve ürün vermiş olurlar.
Arıların bitkiler üzerindeki verimi etkilemeleri neticesi verim %40 lara varacak kadar
fazla bir ürün artışına da etki ederler.
Bu durum özellikle kendine kısır ve babalık çeşitlerin döllemesine veya tozlamasına ihtiyaç duyulan bitkilerde dahada büyük önem arz etmektedir.
Bölgemizde son yıllarda dikimine ve üretimine önem verilen KİVİ bu duruma çok güzel bir örnektir. Bir yerde eğer kivi fidesi dikiyorsak vede o
çevrede başka kivi bahçesi yoksa, oradan biraz daha uzaklardan rüzgar yardımıyla o da yoksa işte arıların ağaçtan ağaca konarak erkek kivi ağacının çiçek tozunu çok daha uzakta bulunan dişi kivi ağacının çiçeğine bulaştırarak onun tozlanmasını ve bunun
neticesindede meyve vermesine etki eder. Bu durumlarda arıların etkileri demin yukarıda bahsettiğimiz %40 ların çok daha üzerlerine çıkmaktadır.



İşte yandaki şekilde arılar kestane çiçeği yani
kestane püskülü üzerinde dolaşırken ağırlıklı olarak, polen toplayıcı arılar poleni, bal toplayıcı arılarsa nektarı çiçekten almış olurlar.
Bu arada arılar nektar ve poleni alırken de kestanenin tozlaşmasını veya döllenmesini
temin etmiş olurlar.







Yan tarafta uçma tahtası üzerine konan arıların
poleni nasıl toplayıp kovanlarına taşıdıklarını rahatça göstermektedir.
Eğer resme tıklayıpta büyüttüğümüz zaman çok net görülecektirki sabahın erken saatlerinde çekilen resimdende anlaşılacağı üzere arıların
tamamı polen getirmekle meşguller






Sabahleyin kısa bir süre çalıştıktan sonra polen kapanının tutacağı çekilerek ne kadar polen topladığına baktık. Hiç azımsanmıyacak bir miktar polen gelmişti
Bu miktar öğle sonunda yapılan kontrolde 2 katına çıktığı görüldü.


Polen kapanında toplanan polenler alınarak temizlenirler içerisindeki arı bacakları ve kopan
uzuvlardan temizlenir.
Temizlenen polenler artık saklanmaya alınması gerekir bu da iki şekilde yapılır.
ya polenler yaş olarak paketlenir ve difrizde kullanılacağı zamana kadar bekletilir.
Ya da gölgede temiz örtüler üzerinde kurutularak
renkli şişeli kavanozlara konularak yine buzdolabımızın serin bir köşesinde muhafaza ederiz.
Çok kuvvetli bir protein kaynağı olan polen yavruların ve kraliçenin beslenmesinde, arı sütünün hazırlanmasında kullanılan önemli bir üründür. POLEN Pretein kaynağı olması özelliğinin yanında aynı zamanda karbonhidratlar,yağlar, madensel maddeler,vitaminler ve büyüme faktörü gövevini gören pigmentleri içerir. Özellikle A,B,C,E,K ve
P vitaminlerince çok zengindir.
Polen güneş ışığı,güve ve nemden korunmalıdır ve mutlaka renkli şişelerde olmaları gerekir. Polen iyi muhafaza edildiği taktirde çok seneler özelliğini kaybetmeden dayanabilir. Ve özellikle B kompleksi vitaminler açısından düşündüğümüz zaman balın değeri
1 kabul ediliyorsa ona eşdeğer polenin değeri ise 342 olur.
Polenin, protein ve vitamin değerinin dışında yukarıda söylediğimiz pigmentlerin dışında, içerisinde ayrıca enzimler,antibiyotikler,mikro elementler,koenzimler, steroitrler, flavanoitleri de ihtiva etmesi POLEN' in başlı başına bir ilaç deposu olduğunu ortaya koyuyor.
Kısaca da sitem'de POLEN'in faydalarını sıraladığım şekilde :
1- Özellikle çocuklarda ve gençlerde zihni ve bedeni gelişme noksanlıklarını tedavisinde şifa
etkilidir. Zihni ve bedeni yorgunlukları giderir.
2-Barsak iltihapları (kolit) ve kronik ishallede şifa etkilidir.
3-Yaşlılarda prostat rahatsızlığında kullanılır. Hiç prostatı olmayan kişilerce belli kürler halinde
alındığında o kişi prostat rahatsızlığına yakalanmaz.
4-Karaciğer yağlanması,karaciğer büyümesi,karaciğerin kendini yenilemesinde ve sarılığın
tedavisinde şifa kaynağıdır.
5-Cilt hastalığının tedavisinde, güzellik salonlarında güzelleşme çalışmalarında çok etkilidir.
6-Yine önemli olan kansızlığın giderilmesinde etkilidir.
Çocuklarda anne sütü ne ise yaşlılarda da polen odur. Ayrıca polen bitki üzerinde bazı kişilere allerjik olabilirken arılar tarafından işlendikten sonra böyle bir etkisi kalmamaktadır. Yani allerjik olmaktan çıkmaktadır.
Polenin bu faydalarına daha ilave edeceğimiz çok şey bulunmasına rağmen bu kadar faydasını bilmemiz bizim hiç zaman kaybetmeden polen kullanma alışkanlığını elimize almamızı gerektirmektedir mutlaka diyorum.

13 Eylül 2008 Cumartesi

HER BİRİNİ AYRI AYRI BLOG OLUŞTURACAĞIMIZ ARI ÜRÜNLERİNDEN 1- BAL

Küçücük canlılar olan arıların binbir çiçeğin nektarını ve sakkaroz salgılarını toplayıp,kovanına getiren ve kursaklarında değişime uğratarak peteklere doldurdukları ürüne bal diyoruz.
Balın bilimsel olarak gıdalar içerisinde bitrinci sırada yerini aldığı bilinmekte.
Bununla beraber Peygamber efendimizin hadisleri ve Kuran-ı kerimin arılarla ilgili ayetlerinden de açıkça görüleceği üzere insanlık alemine Yaradan tarafından bahşedilmiş bir şifa kaynağı olduğ u açıkça anlaşılmaktadır. Bununla birlikte gıda olarak tüketilen bal ve arı bütün arı ürünleri şifa yüklüdürler. Balın sofralarımızı özel bir gıda olarak süslemesine ilaveten içerisinde bulundurduğu ağırlıklı B1,B2,B3,B5,B6 ve C vitaminlerine ilaveten POTASYUM,SODYUM KLORÜR,MAGNEZYUM KLORÜR, KÜKÜRT, BAKIR, İYOT, DEMİR,MANGANEZ VE ÇİNKO mineralleriyle de şifa kaynağı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Yörenin florasına göre balın renkleri farklılıklar göstermektedir. Öyle güzel bir vatan üzerinde yaşamaktayız ki her yöre kendi bitkisine göre
ihtiyacımız olan beslemeyi yaparken şifasınıda vermektedir. Örneğin bölge balımız ağırlıkla kestane bitkisinden üretildiği için ANTİOKSİDAN aktivite ve POLİFENOL değerler yönüyle diğer yöre ballarına göre çok bariz farklılıklar içerir .Bu farklılıkları da KTÜniversitesindeki hocaların detay analizleri açıkça ortaya koymaktadır.
Hakeza yörenin ORMANGÜLÜ balı tansiyon düşürücü özelliği nedeniyle yine büyük önem arzetmekte, yüksek tansiyonlu kişilerin belli oranlarda bu balı almakla tansiyon düzenlemesini
yapabilmektedirler.



Ve yine diğer yörelerimizin ballarıda hepsi farklı içerikleriyle birlikte değişik, değişik şifalar yapmaktadırlar. Örneğin ÇAM balları akciğer ve bronşların tedavilerinde ani etkili ballardır ve bunlar ege ve akdeniz bölgesi taraflarında oldukça çok üretilir.
Yine Türkiyemizin her yöresinde yetişen kekik balı antiseptik özelliği nedeniyle insana dinçlik ve zindelik verir, mide hazmını düzeltir ve sinirliliği kaybeder.

Yine ıhlamur balı sinirleri teskin edici,damar sertliğini ,baş ağrısını, kalp çarpıntısını giderici
özelliğe sahip olan ballardandır.
Bitki çiçeklerinin belli bir olgunluğa ulaşmasından sonra nektar ve sakkaroz salgısını üretmeye başlar. İşte bu salgıların alındıkları bitkilere göre ballar üretmiş oluruz. Floraya göre balların tatları,kokuları,koyuluğu ve de renkleri farklı farklı olurlar.




kestane bitkisinin balları buruktur
balının rengide siyaha yakın koyu kahverengidir. Zonguldak bölgemizde bu sene gündüz hava şartları olumlu olmasına rağmen gece sıcaklıklarının
nisan sonları ve mayıs ayı içerisinde
7-8 derecede seyretmesi, hatta 2-3 kezde daha düşük seyretmesi gece donlarının çiçeği yakmasına neden
olmuştur. Dolayısıyla yanan çiçek nektarı kusamadığı için bal verimi çok düşük olmuştur.Bu sırada çiçeklerin çok canlı gözükmelerine rağmen hemen bir kaç gün içerisinde solup gitmeleride çiçeğin gece soğuğundan yandığının delili olmuştur. Kuytu ve donlardan etkilenmeyen veya az etkilenen kuytu yerlerdeki kestane ise bir nebze daha fazla bal vermiştir.
Türkiyemizin karadeniz sahil kesiminin dışında kalan yerler genelde normale yakın bir sezon yaşamışlardır. Eskişehirde Mahmudiye Arıcılık BÜNYAMİN bey kardeşim normal mevsim sezonu ve yonca dönemi olarak çok güzel verim aldığını söylemiştir.

Yine kars,erzurum ,erzincan,trakya ve akdeniz bölgeleride iyiye yakın bir mevsim yaşamışlardır.



Arılar çerçevelere ağır ağır bal depolamaya devam ederler. Çerçevelerin 2/3 lük kısmı sırlandığı zaman ağır ağır hasat zamanının geldiğini haber verir. Bizim Zonguldak
yöresinde çerçeveler göz dolduracak şekilde ballı olarak görülememiştir. Bal akımı yan çerçevede görüldüğü şekildeyken sona ererse az kg lı ve gösterişsiz bir hasatla karşılaşmış oluruz. Bu şekil çıtaların sağımlarıda dolu çerçevelere oranla zevki daha az olmaktadır.




Yandaki çerçeve Eskişehirde Mahmudiye arıcılık
Bünyamin bey kardeşimin arılığında hasat edilmiştir. Bünyamin kardeşimin söylediğine göre hemen hemen bütün çerçeveler bu şekilde dolu vaziyette alınmıştır.
İşte hasata gelen çerçeveler genelde bu şekilde olduklarında hasata geldiler demektir ve içerisinde ihtiva ettikleri nem oranıda oldukça düşük olur.




Mahmudiye arıcılıktan Bünyamin kardeşime teşekkür ediyorum. Gönülleri gibi gelecek yıllarda da bol ürünler almaları içten dileğimdir.



Sırları alınarak santrifüjde sağımı yapılan ballar bal süzgeçlerinden süzüldükten sonra bal dinlendirme kazanlarına dökülür. Burada 3-5 gün dinlendirilen ballar kavanozlanmaya ve satışa sunulmaya hazırdırlar.
Termostatlı dinlendirme kazanları özellikle tatlı bal üretimi yapılan yerlerde tercih edilmelidir. Balın donmasını önleyecek düşük ısıda tutularak dinlendirme kazanlarından kavanozlara dolum yapılabilir.









Yurdumuzun çeşitli yörelerinde çeşitli şekillerde kavanozlar kaullanılmakta. Şekil o kadar önemli olmamakla birlikte cam kaplar tercih edilmelidir.
Ve mutlaka ballar kavanozlanmadan önce krom bal süzgeçlerinden süzüldükten ve dinlendirilme kaplarında dinlendirildikten sonra kavanozlanıp satışa sunulmalıdır.








Mahmudiye arıcılıkta bal kavanozlama.
değişik şekillerde olan bal kavonozlama
görüldüğü gibi tertemiz ve berrak bir görünüm
arzetmekte.
Yurdumuzun çeşitli yörelerinde çeşitli renk ve şekillerde bal kavanozları kullanılmakta isede genelde beyaz cam kavanozlar tercih edilmelidir.

BALIN KULLANIM ALANLARI VE FAYDALARI
1) Bal içerisinde mikrop bulundurmama özelliğiyle insan vücudunun içinde ve dışında oluşabi
lecek apse ve yaraların oluşmalarını engeller.
2) Balın %70 i kana geçen şekeri ile damarlara yaptığı olumlu etki sayesinde tansiyonun düşme
sine yardımcı olur. Kalp damarlarını kanla beslenmesini sağladığından, kalbi güçlendirir, kalp
çarpıntılarını giderir ve kalp yetmezliğini tedavi eder.
3) Vücutta oluşan bal şekeri şeker hastalarının inisülün kullanmadan tedavilerine cevap verdiği
ilmen belirlenmiştir. Yani şeker hastaları çay şekeri ve tatlandırıcılarını kullanmadan bal
kullanmaları onlara şifa sağladığı belirlenmiştir.
4) Bal karaciğerin kendini tamir etmesini, karaciğer büyümesini önlemesi,karaciğer yağlanması-
nı, sarılık , ülser,gastirit ,oniki barsak ülseri, bronşit ve deri hastalıklarının tedavisini yapar.
5) İnsanlarda alaca adıyla bilinen rahatsızlığı 2-3 veya 4 ay bir bal kürü uygulıyarak tedavi
eder. Bu uygulama sabahları bal şerbeti olarak uygulanırsa faydası daha etkin olur.
6) Kansız hastalar yine bal kürü uygulıyarak vücutlarının eksik kanlarını tamamlarlar.
7) Romatizma ve siyatik rahatsızlığında bal çok faydalıdır. Bal yenilerek kullanıldığı gibi deri üze_
rinede muamele yapılır. Arı zehirine allerjisi olmayanlar arılara kendilerini sokturakak
romatizma ve siyatiğe karşı şifa bulurlar. Yine arıya kendini sokturanlar sıtma olmazlar.
8) Bal şerbeti soğuk suyla yapılıp içilirse ishal kişilerin ishali kesilir. Yine ılık suyla yapılıp
içilirse kabız olanlar bu hallerinden kurtulurlar.
9) Mantar yemeğinden zehirlenenlere bal şerbeti yapılıp içirilirse zehirden kurtulurlar.
10)Şeker düşüklüğünden komaya giren şeker hastalarına bal şerbeti içirilir.
11)Bir miktar bal ayını miktar şapla karıştırılıp ağızda gargara yapılırsa ağız ve diş etlerinin apse
ve yaralarını tedavi eder ağız kokularını giderir.
12)Hakeza balla sirke karıştırılıp gargara edilirse boğaz ve bademcik ağrıları giderilir.
13)Bal yedirilen çocuklar daha güçlü olur ve altını ıslatan cocuklar bu huyundan vazgeçer
14)Herhangi bir şeyden zehirlenen kişiye tuzlu bal şerbeti içirilirse kusturularak kurtarılır.
Daha sayabileceğimiz birçok faydaları olan balı bizler hem gıda olarak tüketiriz ve hemde
ilaç olarak kullanırız.
NOT:YUKARIDA 2 RESMİN GÖRÜNTÜLENMESİNE İZİN VEREN MAHMUDİYE
ARICILIKTAN ESKİŞEHİRDEN BÜNYAMİN BEY KARDEŞİME ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM...

10 Eylül 2008 Çarşamba

KÜÇÜCÜK CANLI OLAN ARILARDAN FAYDALANDIĞIMIZ ÜRÜNLER...

Küçücük ama çok maharetli olan arılardan beslenme,sağlıkta sanayii de ve ticarette kullanılmak
üzere almış olduğumuz ürünleri sıralıyacağız . Daha sonraki blok oluşumlarında bu ürünleri ayrı ayrı biraz daha geniş olarak izah edilecektir.
--- ARI ÜRÜNLERİ ---
1 - BAL
2 - POLEN
3 - PROPOLİS
4 - ARISÜTÜ
5 - ARI ZEHİRİ
6 - MUM
7 - ARI OĞULU
8- ANA ARI (KRALİÇE)
BAL
Arıların binbir çiçekten topladıkları nektarı bala
dönüştürüp kovanlarımıza depoluyorlar. bizlerde
bu balı çeşitli amaçlarla vazgeçilmez kullanılanlarımız olarak değerlendiriyoruz.



POLEN
Memleketimizin çeşitli yörelerinde çiçeklerin erkek üreme birimlerinde almış oldukları ve kendilerinin beslenmelerinde kullanmalarının dışında, günlük hayatımızın çeşitli alanlarında tüketilmektedir.





PROPOLİS

Arıların bitkilerin genç filiz ve sürgünlerinden almış oldukları reçinemsi bir maddedir. Arılar bunu bir içgüdü olarak
kovanların çatlak,kırık ve açık yerlerini kapamakta ve ön uçma deliğini daraltmakta kullanırlar. İnsanlık içinse sayılamıyacak kadar çok sahada kullanılmaktadır.








ARISÜTÜ
Arıların kraliçe ve larvaları beslemek içinoluşturdukları harika bir besin maddesidir. 18 günlükten küçük arıların üretebildikleri üründür.Beşeriyette ise kullanım alanları saymakla bitmez. Ayrı bir blog da izahı daha geniş yapılacaktır.











ARIZEHİRİ
Arıların korunma içgüdüsüyle kullandıkları iğnenin bağlı olduğu zehir kesesinden çıkan
bir sıvıdır. Gelişmiş ülkelerde ağırlıklı olarak
romatizmal hastalıkların tedavisinde
kullanılmaktadır.




MUM
Arıların ürettikleri balları depolamak için kovanlara ördukleri peteklerim ana maddesini arı mumu oluşturur ve arılar bu mumu topladıkları nektardan elde ettikleri balı harçayarak üretirler. Ağırlıklı temel petek üretiminde kullanılan mum sağlık ve kozmotik ve boya sanayiindede kullanılmaktadır.






ARI OĞULU
Arıcılarımızda arı oğulunu çok önemli arı ürünlerinden sayarlar.Kolonilerinin çoğalması ve devamı için mutlaka önemlidir. Eğer arıcılar kendi arılarının çoğaltmalarını tabii veya suni oğullarla gerçekleştirmezlerse bunuda dışarıdan satınalma durumunda kalacaktır. O nedenle arı oğulu arıcılar için önemlidir.

Arı ürünlerini oluşturan bu konu başlıkları tek tek ve ayrı bloglar halinde oluşturulacaktır. Konu karmaşık bir içerik taşıdığı için her ürün
resimlemelerle birlikte izlemenize sunulacaktır.




ANA ARI (kraliçe)


Arıcılıkta olmazsa olmazlardan biride
kraliçe yani ana arıdır. Ana arını kaliteli oluşu arı külliyetinin çok olmasını ve bol bal alımını sağlıyacak
olması bakımından önemlidir.Ayrıca
kraliçe üretimi yapmak demek para kazanmak demektir...

30 Ağustos 2008 Cumartesi

MENDİREK ÇALIŞMALARI AĞIRDA OLSA İLERLİYOR...

Uzun zamandan beri yapımı devam eden KOZLU BALIKÇI BARINAĞI'nda ana yol beton dökümüne devam edilmekte. Beton dökümünde kullanılan kalıbın taban ve yan bölmesi toplam olarak 170 m3 beton almaktadır. bu kalıp bir günde kurulmakta ikinci günde iste beton dökümü gerçekleştirilmektedir. Ağır olmakla
birlikte işlem bu şekilde devam
etmektedir. Yani 170 m3 beton dökümünde kullanılan bu kalıp 2 günde bir, bir boy ileriye gitmektedir.
yaklaşık barınak yürüyüş yolunun yarısının beton döküm işlemi gerçekleşmiş vaziyettedir.Ancak
sadece bu tarz beton dökümüyle
işlem bitmeyecektir. Daha bir çok yapılacak işler geride durmaktadır.
Uzun mendireğe dik uzanan kısımda
ise henüz bir işlem yapılmamış durumdadır. Barınağın karayolu tarafında yapımı devam eden çalışmalarsa kaliteden yoksun gözükmekte. Teknelerin bağlanacağı babalar hem düzensiz konulmuş ve

çok zayıf görünüm arzetmekteler.
Kalıpların kurulması aşamasında
kullanılan eskkavatorün yardımı gerçekten anlatılmaz derecede önem arzetmekte. Çünkü ne kalıbun kurulması ve nede döküm aşamasından sonra bir boy ileriye alınması sadece insan gücüyle imkansız durumdadır.
Yapım aşamasında ayrıca çalışanları yüksek ısıyla mücadeleleride zor olmaktadır. Ben orada kaldığım yarım saatlik zamanı güneşin yakıcılığına nasıl dayandığımı anlatamam. Çalışan kişilere Allah kolaylık ve dayanma gücü versin demekten başka birşey diyemiyeceğim.
Barınağın fenerin oturtulacağı alandan bakılınca barınağın tamamlanmasını müteakip çok güzel bir görünümün elde edileceği muhakkak.
Yapım aşamasında balıkçılarımızın teknelerine barınak olmanın dışında zannediyorumki insanların gezeceği ve görünümüyle ruhunu dinlendirebileceği bir yer elde edilmiş olunacaktır.



Çevreye barınağın kazandıracağı hizmetler ve güzel görünüme kavuşmaya epeyce zaman kaldığı muhakkak. Ama yinede sonucun güzelliğini özlemle bekliyeceğiz...




31 Temmuz 2008 Perşembe

HAYRETTİN AKKAYA İLE BİR PAZAR SOHBETİ

27 temmuz 2008 günü Zonguldak İli Arı Yetiştiricileri Birliğinin Kdz/Ereğli şubesinde yapılacak yönetim kurulu toplantısına giden ortağım Ali ile bende katıldım. iyiki de katılmışım. Ben yönetim kurulunda olmamama rağmen misafir olarak bulunduğum bu ortamda benim gibi misafir olarak bulunan İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Hayrettin AKKAYA ile sohbet etme bahtiyarlığına eriştim. Biraz pazar günü dikkatsizliğim ve birazda daha önce hiç bir arada olmadığımızdan olacakki ben Hayrettin beyi orada başkanımın bir misafiri vede bir öğretmen olabilir diye aklımdan geçirdim. Bir müddet sonra lavaboya kalkıp giden Hayrettin beyi ima ederek


Selahattin beye misafir kimdir diye sorduğumda
büyük bir gaf yaptığımı anladım. Gerçekten büyük bir mahcubiyet duydum ama belli etmemeye çalıştım. Ben Hayrettin AKKAYA'yı uzun boylu babayiğit biri olarak düşündüğüm için oldu bütün bu durum zannedersem. Artık kendisinin hoşgörüsüne sığınmaktan başka yapacağım bir şey yok tabiki. Yönetim Kurulu görevini tamamladıktan sonra kendilerinden arı hastalıkları ve özelliklede VARROA paraziti ile mücadele hakkında çok detayılı bilgiler edindik.Bu sohbette özellikle hastalık ve parazitlerle mücadelede daha dikkatli olmam gerektiğini anladım. Bu yönden Hayrettin AKKAYA'ya ziyadesiyle teşekkür ediyorum
Sonuçta bir pazar günümü hakkıyla değerlendirdiğimin bana verdiği hazzı
duydum. Tabiki bu arada yönetimdeki arkadaşlarlada yapılan sohbet hoştu. En güzeli de güzel bir eregli havası almakta süper oldu. Yukarıdaki resimde hemen Kdz/Ereğli içerisinde terminalin karşısında tepenin üzerinde özelliklede AY YILDIZLI BAYRAĞIMIZIN gönderdeki ahenkli dalgalanışını seyretmek te bir başka haz ve gurur verdiğini söylemek isterim.
Özet olarak Yönetim Kurulundaki arkadaşlarıma,Prof.Hayrettin AKKAYA'ya ve özelliklede Birlik Başkanım, değerli hemşerim Selahattin GÜNEY'e çok teşekkür ediyorum. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada başarılarının devamını diliyorum...





2 Temmuz 2008 Çarşamba

ZONGULDAK KESTANE BALINDA 2008 SENESİNDE DE REKOLTE DÜŞÜK.

Zonguldak ilimizde kestane balı rekoltesi 2008 yılında da düşük oldu. Nisan ayında mevsimin güzel geçmesi bol üretimin yapılacağının müjdecisi gibi gözükmesine rağmen, mayıs ayında
havaların birden soğuğa dönmesi ve özelliklede gece soğuklarının çok düşük olmasının rekolte olumsuzluğuna büyük etkisi oldu. Nisan ayında güzel mevsimle çoğalma ve petek örme tirendine giren arılar mayıs ayının düşük sıcaklığında külliyet gerilemesine maruz kalmış ve petek örme işini tamamen bırakma aşamasına girmiştir. Ayrıca yöre balımızın özelliği gereği tek kaynak durumunda olan kestane ağaçları da bu soğuklardan etkilenerek yanmalara ve erken solmalara maruz kalmıştır. Sonuçta da mayıs ayı düşük sıcaklığında bitkinin nektarını salgılayamaması sonucu bal veriminin düşük olmasına etken olmuştur.




Ilıksu yöresinde kestane ormanında konuşlandırılmış bulunan arılarda verim düşüklüğüne etken olan olumsuz hava şartlarının yanında konuşlandırılmanın hem kendi arılığımızda yer darlığı dolayısıyla sık konulması ve ayrıca o civarda diğer arıcıların fazla miktarda arı getirmelerinin de etkili olduğu bir gerçektir.


Artık yapılacak şey önümüzdeki sezona arıların güzel bir kışlatma ve tabiki bakımlarınında yapılarak sağlıklı bir şekilde çıkartılmalarıdır. Tüm arıcılarımıza ürünlerinden bol kazançlar ve sağlıkla gelecek sezonlara ulaşmalarını içtenlikle diliyoruz...

22 Haziran 2008 Pazar

BALKON VE TERASTA ÇİÇEK VE SEBZE YETİŞTİRİCİLİĞİ

Evlerimizin balkon ve teras bölümlerinde yaptığımız çiçek ve sebze yetiştiriciliği hiçte küçümsenmiyecek şekilde bizleri tatmin ettiği bir gerçektir. Üstelik değişiklik olsun, süs olsun, olmaz belki ama yine de olsun diyerek yaptığımız bu güzel uğraş sonunda elde ettiğimiz ürün ve tatmin bizi fazlasıyla mutlu etmektedir...

Boru gibi çiçeğiyle güzel bir görünüm sergileyen şu kaktüse bakın...Tıpkı bir gelin süslemesi gibi etrafına hava atmakta...



Meyve oluşumunu tamamlamaya çalışan şu salatalığa ne demeli.


İşte meyvesini büyütmüş yenecek duruma getirmek üzere...









Yine Antalya LİDER fide firmasından temin edilmiş minnacık boylarıyla meyvesini vermiş biber fidelerine baksanıza...Normal gelişimini tamamladıktan sonra vereceği biberlerin birde düşünün...



İşte çiçeğini vermiş ve meyvesini de tamamlamaya çalışan domates fidesi.



















Evin terasında gelen misafirlerimin aaa karalahana nasılda karadenizli olduğun belli sözlerine karşılık onlar karalahana deyil dememe karşılık bir türlü inanaları gelmiyor ve kara lahana ya nedir? demelerine karşılık ben bu fideler BROKOLİ dir diyorum...BROKOLİ ismi bazılarında hayret uyandırırken bazılarında ise merakı hat safhaya çıkartmakta...

Bu arada görenlerin en çok dikkatlerini çeken dikensiz BÖĞÜRTLEN olmakta... Üzerinde kızarmış ve siyahlanmaya dönem meyveleri insanın iştahını kabartmakta...Böğürtlenin meyvelerini taze tüketmenin yanında marmelat ve reçel yapılarak ta tüketilmekte. Yenmesinin güzel olmasının yanında içerisindeki vitamin ve mineral muhtevası da büyük önem arzetmekte...
Ayrıca terasta gözden kaçmayan 60 santim yüksekliğindeki GRANSTAR bodur elmam ve üzerinde olan 3 adet meyvesi süper bir görünüm arzetmekte...Geçtiğimiz yıl da 3 tane meyve vermişti...
Özet olarak yukarıda terasta yetiştirmekte olduğumuz bizlere güzel görünümlerini sunan ve meyvelerinden istifade ettiğimiz ürünlerin yanında yine güzel görünümlerinden yararlandığımız çiçeklerimizi yetiştirirken amatörce yetiştiriciliğin hazzını tadarken meyve ve yapraklarınıda mutfaklarımızda tüketmenin hazzınıda yaşamaktayız...Ben bu üretimlerimde özellikle hem meyve veren ve hemde yaprak ve çiçeklerinden istifade ettiğim bütün ürünlerde organik gübre ve organik ilaç tüketimine itina göstermekteyim...Kimyasal asla kullanmamaktayım ...Üretimimi de tüketimimde gönül rahatlığıyla yapmaktayım... Herkesede küçümsemeden bu gibi güzel faaliyetlerde bulunmalarını tavsiye ediyorum...Uzun bir ömür, huzur,sağlık ve mutluluklarla...

14 Haziran 2008 Cumartesi

YENİ BİR MEVSİM YENİ BİR HEYECAN VE KESTANE BALINDA YENİDEN BEKLEYİŞ...

Her yıl olduğu gibi yeni ümit ve beklentilerle arılarımızı kestane ağaçlarının çiçeklerini açma zamanı ormanlık alanlara doğru taşırız. İşte daha önceki yıllarda olduğu gibi her zamanki yerimize arılarımızı taşıdık bizde. Sezona iyi bir şekilde hazırladığımıza inandığımız arılarımızdan hem iyi miktarda kestane balımızı ve hemde her derde polenimizi üretmenin koşturmacasındayız. İşte olduğumuz yerin hemen karşı yamacında binlerce kestane ağacının sarımsı-beyaz çiçeklerinin bezenmeye başladığı an...İnanın çok insanın çokça para sarfederek temin edemiyeceği bir yaşam ve çalışmayla koyun koyunayız...Çok zaman iş ortağım Ali ile görev bölümümüzde dükkanda kalmanın bana... arılarla bilfiil koşturmak meşekkatini çekmek ona düşmesine rağmen hep onu kıskanırım nedense...çünkü çalışmanın yanında yaşamanın,doğadan haz almanın en güzeli onun çalışmaları inanın. Onun içindirki haklı olarak onu hep kıskanmışımdır...




İşte arılarımızı konuşlandırdığımız alanda yeşillikler arasında olmanın ne demek olduğunu bir düşünsenize...









Kestane ormanının karşısına güzel bir şekilde konuşlandırılan arı kovanları...Hepside ballık katında çalışmakla meşgul arılarla dolu vaziyette.
Tabiki üretimi etkileyecek rekoltenin miktarını yükseltecek bir mevsimin devamına dua etmekteyiz.Kestane balı üretimi kırçiçeklerinden elde edilen ballara oranla çok daha farklılık ve riskler içeren bir arıcılık dalı olarak karşımıza çıkmakta. Kır ortamda yaylacılıkta ne kadar bol yağmur yağsa çiçeklerin ömrü o kadar uzun olmakta ve bolca bal üretilmekte...Oysaki kestane balında işte şu anda olduğu gibi çiçeği ve balı yıkayıcı büyük bir yağmurun yağmaması için dua etmekteyiz. Kestane çiçeğinin açımını müteakip 15-20 günlük gece çiği olan ama asla çiçeği ve balı yıkayıcı olmayan sezon dört gözle beklediğimiz bir husus olmaktadır...


İşte orman içerisinde güzel ümitlerle bereketli bir sezon umduğumuz şu zamanda güçlü arılarımızın çalışmalarını dikkat ve itinayla takip etmekteyiz...






Zevkli bir arıcılık yapılması sırasında bazan olmadık süprizlerde yaşanmakta...Arılıkta kontroller sırasında bir arı arkadaşım Şendoğanın burnunu soktu ve kardeşinden arının iğnesinden kurtulmak üzere yardım beklemekte...






Bu duygularla 2008 sezonunun öncelikle yurt ekonomimize yüksek katkısının yanında tabiki bölge arıcılığımızın da yurt ekonomisine umulanın üzerinde bir rekolteyle desteğini,
Her derde deva kestane balımız ve yine kestane polenimizin üretiminde arkadaşlarıma iyi çalışmalar diliyor,gönülden selam ve sevgiler sunuyorum...