19 Ekim 2012 Cuma

ARI YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ 4.OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI...

                                          Arı Yetiştiricileri Birliğinin 4.Olağan Kurulu 15 Ekim 2012 Tarihinde Ankara Kocatepe Camii nin sosyal tesislerinin toplantı salonunda gerçekleştirildi.

 
                                          Genel Kurul vesilesiyle Yurdumuzun bütün İllerinden İl Birlik Başkanları ve Üst Kurul delegeleri nin bir arada buluşup kaynaşmaları gerçekleşmiş oldu. Bartın Zonguldak'a bağlı olduğu zaman meslektaşım Tekirdağ birlik Başkanı Şakir beyi çok uzun yıllar sonra görmek ve hasret gidermenin yanı sıra ;
 
                                          Tekirdağ Birlik Yönetiminden Şefik bey'le tekrar görüştük. Tekrar diyorum kendisiyle bu sezon Gerede'de arılarımı oraya getirdiğimde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde olsa da çok değerli sohbetlerimiz oldu. Hakeza yine Gerede'ye gelen arkadaşlardan Can dost Harun hocamla karşılaşmak beni ziyadesiyle mutlu etti.
                                        
                                        Özellikle Eskişehirden çok yıldır Net'ten yazıştığım, birbirimizi hep davet


ettiğimiz halde görüşmemiz nasip olmadı bir türlü Bünyamin Yiğit kardeşimi görmek kucaklaşmak bana duygu dolu anlar yaşattı. Bu arada Eskişehir İli Arı Yetiştiricileri Birlik Başkanı oluşundan dolayı ayrıca kendisini kutladım.                                          

                                         Bu arada öğlen Genel Kurulda ara verilmesini fırsat bilerek hem öğlen yemeğimi yedim ve hemde resimlerde görüp fiilen hiç gidemediğim Kocatepe camisini gezerek ve onu görme merakımı giderdim. Gerçektende muhteşem ve harıkulade bir eser. Yapanlardan yaptıranlardan allah razı olsun.


 
                                          Nihayet saat 15 sıralarında Yönetim ve Denetim Kurullarının seçimlerine sıra gelmişti. Eski Yönetimden Bahri bey ve ekibi ile yeni olarak  Muhsin bey ve ekibi göreve talip oldular. Bahri bey ve ekibi oldukça farklı olarak Genel Kurulun kazananı oldu. Kazananı diyorum ama gerçekte orada kaybeden olmadı. Genel Kurullar genelde dövüşlü tantanalı olmasına karşın bizim Arıcılara yakışır bir Genel Kurul yaptılar. Buradan Muhsin bey ve ekibini de kutlamak gerekir. Özellikle Muhsin beyin Bahri bey'e yardımcı olma sözü beni ziyadesiyle mutlu etti. Saat 19.00 sırasında Zonguldak Genel Kurul delegeleri olarak Ankaradan Zonguldak'a dönüş yoluna girdik. Bu arada böyle Genel Kurulların dışında çeşitli etkinlikleri ihmal etmeden katılmanın çok yarar sağladığını bir kez daha gördüm.Genel Kurulun Tüm Yurt arıcılarımıza, arıcılığımıza ve tabiki Dünya arıcılığına hayırlı olmasını içtenlikle diliyorum...    
 
 NOT:Zonguldak Delegelerinin organizasyonunu en güzel
          şekilde teptipliyen İl Başkanım Selahattin GÜNEY'e
 ayrıca teşekkür ediyorum... 

 






6 Ekim 2012 Cumartesi

CUMARTESİ GÜNÜ KOZLUDA BALIK AVI...

                                        Dün akşam arkadaşım Fikret beyle bu sabah onun sandalıyla balık avına gideceğimizi kararlaştırmıştık. Sabahleyin motoru kardeşine emanet ederek siz çıkın ben bugün istirahat edeyim diye söyledi. Bizde kardeşi hikmet ve yine arkadaşım Nevzat'la denize açılmaya başladık.
                                         Etraf yeni işimaya başlamıştı. Oldukça soğuk bir rüzgar da esmekteydi. hemen İçten yağmurluğumu üzerine de kolsuz mont'umu giyiverdim . Nevzat'ta palamut ırıbını ağır ağır çözmeye başlamıştı. Irıbı  daha kalın bir bedenle sandalın üzerindeki iskarboz'a bağlıyoruz ki çokça balık yakalandığında kalın beden esniyor ve kopmuyor sonuçta. Kozlu ve ılıksu arasında 2 tur atmamıza rağmen malesef ırıba palamut takılmadı.
                                        Bizde olta takımına cinekop çaparası takarak cinekop avlamaya çalıştık sarıkanat-lüfer arası birkaç balık alabildik. Bu arada Hikmet arkadaşım cinekop beklerken dipli süper bir palamut balığı aldı. Bizde oldukça uğraştık ama malesef öyle bir palamut balığı yakalıyamadık. 
                                        Biz balık yakalayabilmeyle uğraşırken denizin bozduğunun farkına varamadık bile.Farkedince hemen oltalarımızı toparlayım Kozlu Balıkçı Barınağına kendimizi atmaya çalıştık. Bir saatlık bir süre içerisinde gelebildik. Ama sandalın dalgalar nedeniyle hop yükselip hop dalga boşluğuna düşmesi neticesi dalga sularıyla tamamen ıslandık. Barınağa geldiğimizde de rahatlamış olduk.
                                         Buda bizim için bir cumartesi serüveni  olmuş oldu. Daha iyi bir havada Rasgele diyerek  çıkacağız inşallah. Bu arada bizi ekip gelmeyen Fikter bey böyle olacağımızı anlamış galiba ki son anda gelmekten vazgeçmişti .Kulakları çınlasın...

1 Ekim 2012 Pazartesi

KDZ EREĞLİ'DE BAL DOLUM TESİSİNE ZİYARETİMİZ...

                                        29 Eylül 2012 tarihinde arıcı arkadaşım Hasan Bilginle birlikte  Zonguldak Arıcılar Birliğinin Kdz.Ereğli Ömerli Köyünün Bozaklar mahallesinde Atıl durumda bulunan Okulu onarımla yeniden düzenleyerek birlik adına dolum tesisine dönüştürmekle çalışma yaptıkları yeri ziyarette bulunduk. Tabiki gaye hem başkanımı uzun süredir görmemiştim bir görüşmek ve bu aradada yapılanı da merak etmemek elde deyil tabiki. Gerçektende çok uğraşmışlar ve çok yorulmuşlar ama bu işler hemen öyle boyacı küpüne bandır çıkar misali deyil. Bina bir hal yoluna girdi ama etrafında taş kırımı, kot farkını ayarlama ve etrafta beton,kalebodur işleme,çevre düzenleme ve sınırların emniyete alınması işlemleri daha duruyor. Çokça emek ve maddi külfet arkada işin doğrusu. Ama çok sağlam bir inşaat ve birlik adına yapılması planlanan güzel bir tesis yapılacak mutlaka.
                                         Binanın ön kısmında bulunan masaya oturduk ve yapılanlar ile yapılacaklar sohbet arasında konuşuldu. Gerçektende düşünce ve yapılacak olan çok güzel bir iş. ama gerçektende tamamlanması oldukça güç bir iş.Umarım başarabilirler. Başkanıma şimdiye kadar olduğu gibi gelecekte de sizden beklentimiz çok dedim ama başkanım çok yoruldum görevimin bitiminde gelecek arkadaşların  hizmetlerini bekleyeceğiz dedi. Bende düşündüm gerçektende Birliğimizin kuruluşunu birlikte yaptığımız zaman tarih 2004 tü. Biz bıktık yorulduk hatta hizmetten kaçtık ama vefakar başkanım sekiz seneyi aşkındır hali daha Birliğe birşeyler kazandırmak için canla başla çalışmakta.
                                         Binanın iç kısmı henüz bitirilmek aşamasında,  Şimdilik kek imalat kısmı tamamlandı sayılır, ihtiyacı olan  üye arkadaşların kek ihtiyaçları karşılanmakta. Onun içinde üye arkadaşlar şekerini,balını ve karıştıracağı ilaçlarını getiriyorlar ve şeker öğütülüp keki karıldıktan sonra da kek ya torbalara konuyor yada topluca kovalara konulup alınıyor.

                                         Bu arada binaya ait araziyi gezerken bikaç kök karpuz dikildiğini gördüm ve başkanım bu karpuzlar güzele benziyorlar kesip yiyelim ne dersin dediğimde, yemeğe beklersen tabiki diye cevap verdi. Bizde Hasan beyle birlikte dönmemiz gerektiğinden yola çıktık ki o arada yahu biz yemeğe kalsaydık karpuz yiyecektik diye aklımıza geldi ama çoktan yarı yolu bulmuştuk ve sonuçta karpuz yeme hakkını kaçırmış olduk.

                                         Bugünkü ziyaretimizde değerli başkanım Selahattin Güney benimle ve arkadaşım Hasan Bilgin'le her zaman olduğu gibi zamanını ayırıp içtenlikle ilgilendi Kendisine teşekkür ediyorum .Tabiki bu arada yönetimde bulunan diğer arkadaşlara ve emeği geçen herkese de teşekkür ediyorum ve bundan sonraki çalışmalarında başarı ve kolaylıklar diliyorum...

30 Ağustos 2012 Perşembe

ÜZERİMİZE ÖLÜ TOPRAĞI SAÇILDI...



26 Ağustos 1071 de Malazgirt Zaferiyle Anadoluya giren TÜRKLER 30 Ağustos 1922 Dumlupınar Zaferiyle tarihe Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla geçen büyük Milli İstiklal savaşımız Türklüğün yenilmezliğini ve bağımsızlığını şek ve şüphe bırakmıyacak şekilde perçinlemiştir. Yurtta sulh ve Cihanda Sulh ilkesiyle azameti yanında kimsenin toprağında gözü olmadığını haykırışıyla da mazlum milletlerin yanında, onların hep örnek aldığı bir Millet olmuştur. Şer yuvaları her zaman Ulusumuzun bölünüp parçalanması adına hareket etmişlerdir. Ama sonuçta emellerine ulaşamıyacaklar ve TÜRKİYE ÇUMHURİYETİ hep payıdar kalacaktır.


Sabahleyin uyanıp balkondan baktığımda büyük bir burukluk ve üzüntüyle şimdiye kadar hakkıyla kutladığımız Zafer Bayramımız bugün yoktu sanki. Yoksa benmi günleri şaşırdım diye bir tereddüt geçirdim. Hiçbir evin balkonunda ve işyerlerinin önlerinde asılı bayrak göremedim. İşte dedim demekki üzerimize ölü toprağı atılmış.






Üzülerek te olsa kendi evimin balkonuna ve işyerimin camına astığım Bayrağımla teselli bulmaya çalıştım. Ama inanıyorum ki gerektiğinde yaniden bir MİLLİ MÜCADELE ile de olsa Vatanın Bölünmez bütünlüğü mutlaka sağlanacaktır. Şer güçlerin emelleri kursaklarında kalacak, Atamızın bize emanet ettiği güzel toprağımız,bayrağımız ve birlikteliğimiz sonsuza dek devam edecektir.






Bu vesileyle binbir yokluk ve çaresizlik içerisinde özünden gelen inaç ve ferasetle bu toprakları bize Vatan yapma uğrunda kanlarını akıtan,canlarını veren kahraman şehitlerimizi, Gazilerimizi ve Ulu Önder ATAMIZI rahmet ve şükranla anıyorum...

28 Haziran 2012 Perşembe

GEREDE YAYLASINDA KURAKLIK HAKİM...






Her sene olduğu gibi güzel hisler ve bol ürün alacağımız duygusuyla
Geredenin Kazan köy mezarlık arkası mevkiinde arılarımızı konuşlandırdık. Floranın görünümü fena deyil ama korkumuz genelde her yıl olduğu gibi floranın kuraklığa maruz kalacağı korkusu. İşte o zaman çiçek erken yanıyor ve ya elimiz boş dönüyor, yada az bir bal üretimiyle...




Resimde görüldüğü gibi şu an kendini bariz gösteren baskın bir fiğ florasının olduğu meydanda. Akabinde yabani yonca , korunga, kekik, yabani meyve çiçekleri, yabani hardal, geven ve binbir çiçekten oluşan flora.
Geçen senelere göre fiğ öbekleri daka çok oluşmuş vaziyette. Fiğin bir özelliği tohumu olgunlaştığında tohum kapçığı tohumları yaklaşık 5 metre mesafelerde öbeğin etrafına doğru fırlatır. Bir sonraki senede daha çok fiğ oluşmuş oluyor. Arılar en çok fiğ ve sarı çiçek diye söylediğimiz bitkiden ziyadesiyle bal almakta. Fiğlerin aralarında dolaştığımızda çokça arının fiğ üzerinde olduğunu görüyoruz. Su da arılar için hatta bizler için çok elzem olan bir olmazsa olmaz. Resimde görülen yerde arılarımıza 100 metre mesafede köye giden içme suyundan ayrılan bir kapkaç var. Oradan buz gibi içme suyumuzu alıyoruz, ayrıca fazlalık olan tesisattan akıntıya bırakılan su da arılarımız için büyük nimet. Gerçi 300-400 metre karşımızda 5-6 futbol saha büyüklüğünde eşek dikeni diye tabir ettiğimiz floranın çokça olduğu yerin tamamı gölet gibi su içerisinde. Arılar oradanda hem bal ve hemde su ihtiyaçlarını karşılamakta.




İşte sarı çiçek veya yabani yonca dediğimiz flora. Bu çiçeği gördüğümüz zaman Gerede de bal mutlaka olur deriz. Geredeye daha ulaşmadan mengen'e yaklaştığımızda yol kenarlarında başlar ve devam eder. Bu çiçeğin tarlalar içerisinde kapama olduğu zaman asıl haz duyduğumuz bir görünüm olur.








Geredeye gelişimde bal almanın dışında tüm arılarımın analarını da yenileme düşüncem olduğundan zamanımın büyük kısmını bu husus üzerine harcıyorum. Sonuçta baldan şansımız olmasa da ana yenileme işlemi de benim için büyük kazanç olacak.







Tabiki yaylada arıcılık icra olunurken de çevremizde konuşlanan arıcı arladaşlarla tanışıyor ve birbirimizi ziyaret ediyoruz. Bu bağlamda 25 haziranda can dostum Harun Lermi hocam çaycumadan oraya gelen Ahmet Tatlı, kardeşi Adnan Tatlı, Hasan Kalpaklı, Mehmet Akbay, Resimi çektiği için görüntüde olmayan Niyazi Türkyılmaz hoca bizim arılığa bizi ziyarete gelmişler. Arkadaşımız Hasan topal misafirimiz var diyerek bizi aradıklarında bizde başka bir arıcı arkadaşı ziyarete gitmiştik ismet abiyle. Kendi arılığımıza dönerken gelen misafirlerde arılığımızdan ayrılmış dönüyorlardı. Hemen yol çatmasında karşılaştık ve hatıra bir resim çektik ayak üstü bir hasbıhal yaptık. Biz tekrar arılığımıza dönüp bir çay ikram edelim dedikse de arkadaşların gitmeleri gerektiği için orada vedalaşıp ayrıldık. Resimde dikkat çekeceği üzere paçalarımız hep çoraklarımız içerisinde nedenide keneden korunmak içindi bunuda söylemek istiyorum. Umarım herkes umduğu şekilde bir ürün elde eder diliyorum...

10 Şubat 2012 Cuma

İLKBAHAR'A GİRİŞTE ARILIĞIMIZDA YAPACAĞIMIZ İLK İŞLEM...

Değerli arkadaşlar kış hala etkisini devam ettirmekte , onun için arılara kek vermeye sakın acele etmeyelim. Havalar iyi gider ve sıcaklık bayağı yükselirse o zaman kek verebiliriz ama 15 günlük hava durumu takibinde sıcaklığın yükseleceğide yok ya. Ama yinede sıcaklık biraz artıp karlar erirse krem tartarla yapacağımız invert şurup az az arılara verilirse iyi olur. Ne zaman ?tabiki şubat sonundan itibaren sıcak olan yörelerde. Derin büyükçe bir çelik tencerede 5 litre suya



6 kilogram şeker katılarak ateşin üzerinde eritilir. Hazırlanan şurup 107 derecede kaynadıktan sonra içerisine 3 çay kaşığı krem tartar ilave edilerek kısık ateşte ara ara karıştırmak üzere 20 dakka tuttuktan sonra yere indiririz.Hazırladığımız invert şurubu 15 arıya bölüştürerek veririrz. Ve bu işleme havaların iyice ısındığına inandığımız zaman kadar 3-5 kez tekrarlarız. Yinede söylüyorum gündüz ısının epeyce yükseldiği zamanı bekleyerek yapmalıyız. Ama arılarımızın yiyecek durumu bal olarak iyi ve yeterliyse havalar iyice ısınana kadar ne kek ve nede invert şurup vermeye gerek yoktur. Zaten havalar ısınıp imkan bulduğumuzda arıları fazla açık tutmadan ana durumu,yavru durumu ve balı olup olmadığı şurup vereceğimiz düşüncesiyle mutlaka kontrol etmemiz gerekiyor. Tüm arıcı kardeşlerime yeni sezonun hayırlı olmasını, yeni sezona zayiatsız girmelerini Yaradanımdan diliyorum...













9 Şubat 2012 Perşembe

BU SENE KIŞIN UZUN SÜRMESİ, ARICILIK SEZONUNUN ÇOK İYİ GEÇECEĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR...

Yirmi gün kadar önce yağan kar köy kesimlerinde 1,5 metreyi buldu. Hatta deniz seviyesinde yani Kozlu merkezde 70 santimetreyi bulmuştu. Zaman zaman eridi, zaman zaman da üzerine ilave karla epeyce bir süre güzel bir kış yaşadık. Dün yeniden başlıyan kar merkezde çok az tutturdu. Bu akşam ve yarın ne kadar yağacağını merak ediyorum. Geçen yağan karda arılığımda bir metreyi aşan bir kar olmuştu kovanlar kapanmıştı. Karın bir mıktar erimesinden sonra iki kovanımda karın ön tarafa ağırlık vermesi nedeniyle iki kovanım devrilmişti. Tabiki karda devrildiği için bir zarar görmedi.



Yanlız bu sene arılarda arı külliyeti her zamankine göre daha az olduğu dikkatimi çekti. Tabi arılıkta bazı kovanlarda aksine durum gözükmekle genelde azınlık bir asker olduğunu kasdettim.

Dükkanın önünde arabaların üzerindeki biriken kar
20 gün önce yağan karın ne denli fazla olduğunu göstermekte. Yağan kar'ın tüm arıcılarımıza bal olarak dönmesi içten dileğimdir...