31 Mayıs 2009 Pazar

ACİL TRABZON SEYAHATİM...

18Mayıs pazartesi sabahı babamın Trabzonda acil bir damar tıkanıklığı ameliyatı olduğu haberini aldım.Ankara üzerinden aktarmalı vasıta araştırmam sonucu fazla bir zaman kazanamıyacağımı anladığım için saat 14.00 ulusoydan biletlerimizi alarak eşimle birlikte trabzona yollandık.
Salı sabahı saat 6.30 da merkez pazarkapıda inerek kızkardeşimin evine gittik. Kardeşim kahvaltıyı hazırlayana kadar çok az bir zaman kanepede kestirdim ve kahvaltıya çağırdılar. O sırada babamın yoğunbakımda olduğunu ve hiçkimsenin yanına giremediğini öğrendim. Biraz sonrada Eski Esiroğlu Belediye Başkanı eniştemde hastahaneden geldi ve bize bilgi aktardı. Kimsenin hastayı göremediğini ancak ağabeyimin her ihtimale karşı yoğun bakımın yanında beklediğini söyledi.
Ben yinede öğleye doğru belki babamı görebilir veya bir haber alabilir diye Tıp Fakültesi Hastahanesi Kalp Damar Cerrahisi binasının önüne geldim. Saatin 1 olmasını ve hasta ziyaret saatinin gelmesi için zamanın geçmesini bekliyordum.Saat 1 de kapı açıldı ve ağabeyimin yanına çıktım babamın durumunun iyi olduğunu doktorlarından öğrendiğini bana söyledi ve senin burada beklemenin bir faydası yok git güzelce uykunu al dedi ve ben tekrar eniştemin evine döndüm.


Zaman geçirmek için Eniştem seninle Trabzon İli Arı Yetiştiricileri Birliğine gidelim dedi ve Şubeye uğradık. Orada çok yoğun ve hummalı bir çalışmanın olduğunu gördük. Yönetim Kurulu üyeleri arıcı kardeşlerimizin işlerini yetiştirebilmek için canla başla çalıştıklarını gördüm. Malum arıcılarımızın arılarını yaylalara getirmek için gerekli evrak ve izinlerini tamamlamaları gerekiyordu. Başkan Zekeriya AYDIN beyin olmadığını söyleyen arkadaşlar bize gerekli ikramları yaparak ilgilerini gösterdiler.



O sırada Hastahaneden her ihtimale karşı eniştemin bıraktığı telefon aranarak hastanın yoğun bakımdan çıkartılarak servise alınacağı haberi geldi. Bizde hemen hastaneye gittik ve kısa zamanda babamı servisteki yerine yerleştirerek ilk yemeğini yeme işleminide yardımla gerçekleştirmiş olduk. Akşam ağabeyim yine ben refakatçi kalacağım sen bu gece güzelce uyu dedi ve yarında sen babamın yanında kalırsın ve onunla aynı zamanda sohbet edersin dedi ve ben oradan ayrıldım.


Çarşamba günü saat erkenden kalkıp Pazarkapıda genellikle Gümüşhanelilerin oturduğu bir kahvede kıtlama şekerli bir çay içmeyi düşündüm ve onuda gerçekleştirdim. saat 1 deki ziyaretçi saatine daha çok vardı ve oradan hemen yine Trabzon İli Arı Yetiştiricileri Birliğine uğradım. Başkan Zekeriya AYDIN'ı orada buldum. Kendileri bizimle ilgilendiler ve Başkanımız Selahattin GÜNEY'in güzel hatırlarıda eklenince iltifat haliyle dahada kuvvetlendi. Saat 12 de oradan ayrılarak Hastahanenin yolunu tuttum.




O gün babamın yanında kaldım gerekli ihtiyaçlarını karşıladım ve bol bol sohbet ettik. O kadar rahatsızlık çekmesine rağmen hep zonguldaktan haberler soruyordu. Arılarınız nasıl, bu sene inşallah iyi bir bal sezonunuz olur diyordu. Akşam üzeri odaya gemiden limanda düşme sonucu ağır yaralı ameliyata alınan bir rus vatandaşı geldi. Onunda ne ana, ne baba, nede kimsesi yoktu. Hatta kimsesinin haberi yoktu. Onada babama nasıl hizmet ettimse yardımcı olmak zorunda olduğumu anladım. Her anını izledim ve hemşireleri zaman zaman çağırdım.
Dili fatklıydı anlamıyorduk birbirini ama gözlerimizden ve hareketlerimizden anlaşıyorduk. Hemen karşımızdada yine Zonguldakta bir plastik doğrama atelyesinin ustabaşısı , daha sonrada halamızın oğlunun eşi tarafından bir yakınımız olduğunu öğrendik. Bir kaza yaralanması sonucu oraya gelmişti. Onunda refakatçi babasını eve yolladım ben oğlunlada ilgilenirim diyerek. Zaman zaman güzel sohbetler oldu. Ben rus hastaya yardım ederken o hasta akrabamızda; Bak kıymetimizi bil, biz sizin memleketinizde olsak bizimle böyle ilgilenmezsiniz gibi şaka sözler söyledi ve nihayet hepsi uykuya daldı. Bende gece pencereden Trabzon sahilinin ışıkları altında sahili seyrettim.


Sahilde gece saat 11 cıvarıydı bir eğlence yerinde konser verdiğini öğrendiğimiz Rafet Elroman ın konserinin bitimini müteakip uzunca bir zaman havai fişeklerin atılmalarını izledim. Hemen karşımda patlayıp saçılan ışık çılgınlığı gerçektende görmeye değerdi. Hatta babam bir ara sesi duyup bana ne olduğunu sordu bende şakayla karışık baba rus işgaline uğradık galiba .Orada yatan rus hastaya gülerek galiba bu arkadaş haber verdi onu kurtarmaya geliyorlar dedim.




Sonra saat 3 gibiydi gözlerim biraz uykumun geldiğini söyledi. Babamın yanında olan deri koltukta biraz oturur biraz yarı yatır vaziyette sabah olmuş oldu. Sonra hastaların kahvaltıları geldi. 3 hastanın kahvaltılarını alıp verdim. Rus hasta bu sabah biraz daha güleç yüzlüydü. Narkozun etkisinden tamamen çıkmıştı. Saat 10 a doğru doktorlar geldi. Babamın durumunu iyice tetkik ettikten sonra bana babanız gayet iyi taburcu etmek istiyorum dedi. Bende hekim sizsiniz kararınızı uygulamakta bize düşer dedim ve babamın taburcu evraklarını yaptırdık. Sonra yine Pazarkapıda eniştemin evine geldik. Babamın 10 gün sürecek ameliyat yeri pansumanı için en iyi yer burasıydı. Hastaneye ve sağlık ocaklarına yakındı. Bende babamla konuşarak Zonguldaktaki işimizin hem dükkanda fide tevzii ve hemde arıcılık yönünden ortağım Ali'nin arıların yanında olması gerektiği düşüncesiyle babamdan, sen iyisin iyi olduğuna da sevincim çok ama bana izin ver ben döneyim dedim ve böylece tekrar Zonguldak yolculuğumuz saat 15.30 da başlamış oldu. Türkiye Futbol Federasyonu Haluk ULUSOY tesisleri önünden geçerken de Trabzonla son resimlememi yapmış oluyordum...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

17 MAYIS PAZAR GÜNÜ ZONGULDAK İÇERİSİNDE KÜÇÜK BİR PİKNİK-GEZİ...

Pazar günü olması dolayısıyla aile dostumuz Dursun beyin bir önceki günden kararlaştırdığımız şekilde babalarının köyü olan Kardeşler köyüne gittik. Tabiki giderken resimde görülmekte olan güzel Kozlumuzun evimin terasından görünümünü alarak yola çıktık.

Sahil boyu Zonguldağa giderken birkaç yıldır Zonguldağımıza Nişan,Düğün, Özel gün toplantıları, Siyasi toplantılar, dernek etkinlikleri ,Yemek ziyafetleri , Kongreler ve aklınıza gelebilecek bütün etkinliklerin icra olunduğu meşhur ALİBORİNA nın önünden geçiyoruz. Hemen Zonguldak terminalının karşısında ve sahile sıfır olarak yapılmış olan ALİBORİNA görmeye değer ve Zonguldağımıza güzel hizmetlerin sunulduğu bir yer konumunda.

Çaydamarı istikametinde giden yolla kokaksu_Köy Hizmetlerini gecerek vadi boyu yeşilliklerin içerisine girmiş olduk. Dursun Beyin baba evlerinin olduğu yere geldik. Karşımızda gözümüz alabildiğince yeşillik alan uzanmakta.Karadenizimizin ve özellikle de Zonguldağımıza has insanın içerisini ferahlatan bu güzelliğe uzun uzun bakmamak mümkün deyil. Az sonrada Dursun Beyin eşi Nuran hanımın yemeğe buyurun sesiyle yanlarına doğru gittik.




Sofrada gözükenlerin haricinde daha sonra gelmiş olan yemekleri tekrar fotoğraflamayı aklımıza getiremedik. Demekki oraya geldikten sonra Dursun bey ve kardeşlerine ait olan arazide ikimizin bir süre fındık ve meyve bahçelerini görmek için yaptığımız yürüyüş bizi oldukça acıktırmıştı. Tabiki bu acıkma yine gezmemiz ve yorulmamız yanında tertemiz havanın ve güzel günün de etkisi olmuştur.



Yemekten sonra Dursun bey Zonguldağa su sağlıyan ULUTAN barajını gezmeye gideceğimizi söyledi. Müdürlük bünyesinde Sü Ürünleri Koruma görevindede bulunduğum için baraja oldukça çok geldiğimi hatırlıyorum. Ama yinede epeyce zaman geçmesi dolayısıyla baraj ve çevresi bana oldukça farklı ve daha güzel gözüktü.
Baraj İlimizin içme suyunu karşılamakla kalmıyor Zonguldağımıza hayat veriyor aynı zamanda. İçerisinde bolca da sazan balığı yetiştirilmekte olan ULUTAN barajı hekes için cazime merkezi
konumunda.


Etrafındaki gezintimiz sırasında hem birkaç resim almak ve hemde dinlenmek için oturarak ciğerlerimize adeta barajın temiz havasını çektik.
Daha sonra sağ taraftan yukaru köylere giden yolu takip ederek barajın biraz daha ileri kısımlarına doğru ilerleyerek hemen su kenarında seslerin geldiği yere doğru yollandık.





Tam kenara indiğimizde suyun temiz kokusu ve serinliği yüzümüze vuruyordu. Ta karşı taraflara kadar tertemiz suyun görünümü gerçektende süper bir görünüm arzediyordu. Bu günkü gezimiz gerçektende değmişti. Emekli olduktan sonra işlerimizin yoğunluğu dolayısıyla böyle bir piknik ve gezi yapamamıştım. Bu gibi gezilerimizi fırsat buldukça yapmamız gerektiğini konuştuk. Hatta Dursun bey bana gelecek hafta da Harmankaya ya bir gezi düzenleyelim ama ayaklarına mutlaka spor ayakkabı giymelisin benim gibi demeyide ihmal etmedi
Nihayet seslerin geldiği yere ulaşmıştık. Oradada Kozlumuzdan tanıdığımız esnaf arkadaşların piknik yaptıklarını gördük. Tavuk ızgarada gerçekten nefis görünüyordu. Tekliflerine teşekkür ederek oradan ayrıldık. Ama ayrılmadan önce piknik alanını çok temiz tutmalarını da özelliklede o düşüncede olmalarına rağmen bizde tembihlemiş olduk. Akabindede yine baraj kenarından ilerlemeye devam ettik.

Daha sonra Barajdan ayrılarak Yine Zonguldağımız ve çevresine içme suyu temin eden CANSU tesislerine doğru gittik. Burada yine Aramızda olan değerli kardeşimiz , hatta bana baba diyen Adnan BIYIKLI kardeşimizin evine ve arılığına misafir olduk. Bir süre Adnanın arılarını gezip tetkik ettik. Kendisi arılarının istediği kıvama gelmediğini söylemesine gağmen ben şahsen kestane balı üretimiyle birlikte arı gelişmesinin aynı anda olacağını ve iyi bir ürün alabileceğini söyledim.


Daha sonra Adnanın evinin hemen kenarında arılarından aldığı petekli çerçeveleri saklamak için yaptığı soğuk hava deposunu görmemizi istedi.
Gerçektende azımsanmıyacak bir masrafla peteklerini muhafaza edebileceği yeterli bir alan elde etmiş oldu.
İçerisine girdiğimizde gezerken güneşin bizi yakması sonucu oldukça bunalmış olacağızki içerisindeki serinlik bize çok iyi geldi.

İçerisinde şişmiş petekler, ballı petekler ve hatta çerçeveye takılmış fakat kullanılmamış petekler soğuk hava deposunun içerisinde muhafaza edildiğini gördük. Rutubetli olan bölgemizde mum güvesinin tahribatı gerçektende oldukça zararlar vermekte.
Adnan kardeşimiz biraz fazla masraf yapmakla birlikte çok işe yarar bir soğuk hava deposu oluşturduğu meydanda. Mevsim durumuna göre ısısını ayarlamak yeterli olmakta.





Nihayet gezi ve piknik proğramımız sona erdiğinde Dursun beyin kayınpederinin evine gelip oradan Kozluya dönme hazırlıklarına başladık.
Dönüş yolunda epeyce bir zaman önce inşa edilmiş olan yüksek Özel İdareye ait binanın yanından geçip Kozluya doğru yöneldik.





Tabiki bu arada yine Kozlu yolu üzerinde daha doğrusu Zonguldak-Kozlu arasında bu sene içerisinde bir bölümü tamamlanarak haklın istifadesini sunulan DEMİR PARK'ın önündende geçmiş olduk.Henüz tamamlanmamış olmasına rağmen muazzam görünümlü Demir Par'ın bünyesinde birçok işyerleri, toplantı salonları ve etkinlik alanları bulundurması Zonguldağımız için büyük bir nimet. En önemliside Bu kuruluşu Zonguldağımızda kazanan, kazandığınıda birileri gibi başka yerlere kaçıranların aksıne yine Zonguldak halkının ihtiyaç ve hizmetine sunan müteşebbisleri kutlamak ve taktir etmek gerekir. Bu duygu ve düşüncede olabilen başka işadamı ve müteşebbis sahibine ihtiyacımızın çok olduğunu söylemek istiyorum. Umuyorumki şehrimizin çehresi geliştikçe de bu kişiler ağır ağır ortaya çıkacaktır.

5 Mayıs 2009 Salı

ARMUT KAPLANININ MEYVELERİMİZE VERMİŞ OLDUĞU ZARAR...

İsmindende anlaşılacağı üzere en çok armut ağaçlarında zararlı olan bü böcek armut ağacının yanında, elma, erik, şeftali,ayva,çınar,ceviz,fındık, muşmula,karaağaç, süsbitkileri ve birçok meyve ağaçlarında zarar yapan, özellikle yeni sürgün filizleri ve yaprakların öz sularını emerek zararlı olan bir böcektir. 4 mm uzunlukta ve 2 mm geniçlikte çok süslü bir zararlıdır. Kendisine bakıldığında hiç kimse bu güzel süslü böceğin zarar yapacağına inanası gelmez. Böceklerin salgıları ve dışkıları yaprağın solunumunu engellediğinden filiz büyümesi ve meyve gelişmesi imkansız hale gelir. Bizde meyve ağaçlarımızdan gereği şekilde istifade edemeyiz.Armut kaplanı bu zararını daha ziyade nisan ve mayıs aylarında gerçekleştirir. Mayıs ayında dişileri yaprak altlarına yumurtalarını bir sıvı içerisine sadece uçları görülecek şekilde gizleyerek inficarını beklerler.20-25 günde inficar sonucu siyahımsı nimfler oluşur ve daha sonra renkleri açılır. 22 gündede olgunluğa erişen armut kaplanı bir yılda 3 döl meydana getirir.
Genelde meyve ağaçları çiçeklerinin 3/4 ünü döktüklerinde içkurduna karşı mücadeleleri yapıldığından bu ilaçlama ile armut kaplanı mücadeleside yapıldığı için ayrıca sadece armut kaplanı için bir mücadele yapmak ihtiyacı hissedilmez.
Bu mücadelede insektisit bir
ilaç kullanılır. Bu güne kadar bu insektisit ilaçlar
kimyasal olmasına karşın artık organik ilaç kullanımı da yapılmaktadır.
Hatta bilimsel çalışmalar bu konularda ilaç kullanmadan biyolojik silah ile zararlılara karşı böceklerle mücadelede önemli mesafeler alınmıştır.
İster organik ve isterse kimyasal ilaçlarla armut kaplanının mücadelesi yapılırken özellikle yaprak alt kısımları iyice ilaçlanmalıdır.
Yukarıda bir armut fidanında Armut kaplanının zararı açıkça görülmekte
tatlı usare içeren filizleri çok seven armut kaplanı zararını bu kısımlarda daha net göstermektedir. Çiftçi kardeşlerimize bu zararlıyla mücadeleyle daha sağlıklı meyve fidanlarına sahip olacaklarını ve dolayısıyla daha güzel , olgun ve dolgun meyveler üreteceklerini hatırlatarak
bol kazançlı bir hasat mevsimi diliyorum.

3 Mayıs 2009 Pazar

BU PAZAR GÜNÜ ARILIĞIMIZDA 15 ADET KOVANIN AKTARMA İŞLEMİ VAR...

Bugün yakın bir zamanda arılarımızın bir kısmını geredeye ve bir kısmını da ılıksu kestaneliğine getireceğimiz arılardan 15 adedinin başka kovanlara aktarılma işlemini yapacağız. Uzungüney köyünden Gürkan kardeşim gelmeseydi bu işlemi Ali ile birlikte yapacaktık. Ancak gürkan gelince abileri olmam dolayısıyla sen resimleme yap ve dilediğin zamanda gidebilirsin söylediler sağolsunlar.
İşte aktarılacak ilk kovan. Dün akşam ali bugününde yağmurlu geçeceğini düşünerek arıya hem kek ve hemde şurup takviyesinde bulunmuştu. Çünkü bu ilkbahar çok uzun süredir güzel güneşli bir gün göstermedi sayılır.
Onun içindirki Ali tedbiri elden bırakmadı ve sadece şurupla da yetinmeyip üzerlerine birer kilo kek takviyesi yapıvermiş.
Keki biz kendimiz üretip içerisine sadece bal, yağsız soya unu ve vitamin olarakta Vetavit katıyoruz. Şuruba ise tamamen organik vitamin olan POWERBEE ilave ederek hazırladık.


Alinin dün hassas davranıp hem şurup ve hemde kek ilavesinin nedenini aktarma sırasında daha iyi anladım. Aktarılan kovanda 9 çerceve ve tamamı çoğunluğu çıkmak üzere tahta yavru ve larvadan ve bir miktarda yine tahta yumurta şeklinde olduğunu ve çerçevede bir gram bala yer olmadığını gördüm.
Asker durumuda öğleye yakın bir saatte ve tarlacı arıların dışarıda olmasına rağmen fazlasıyla var olduğunu gördüm.





Dokuz çercevedeki arıların çıkmasını müteakip kovanın durumunu gözlerimin önüne getirdim. Tek kelimeyle harika.
Bunu bize yardımcı olan Gürkan kardeşimizin gözlerindende okumak mümkün inanın.
Bu sene mevsimin yağışlı gitmesi, toprağın suya doyması anlamına geleceğinden güzel bir mevsim yaşayacağımızı bizlere müjdelemekte.
İnşallah öyle olur ve birkaç yıldır düşük bal hasadının moralsızlığını ortadan kaldırır diyorum.



Biz aktarmada kovana arkadan baktığımızda en sola bir bölme tahtası yemlik koyarız. Bu yemlik arılarımızı kışa hazırladığımız son zamana kadar burada durur. Yaylaya gittiğimizde veya arılarımızı biryere naklettiğimizde çok anormal soğuk havalarla hatta kar ve doluyla karşılaştığımız anlar oldu. Bu yemliklere bir miktar koyu şurupla müdahalede bulunduğumuz zaman bile olmakta. İşte o yemlikten itibaren değiştireceğimiz kovandan aldığımız çerçeveleri kontrol ederek aktarıyoruz. Yarıya kadar aktarınca yeni kovanımızla kaldıracağımız kovanımızı yer değiştiriyoruz.


Sonra aktarma işlemini müteakip diğer kovan üzerinden alıp kenara koyduğumuz keki yine aktarılan yeni kovanımızın üzerine koyuyoruz.
3 gün arayla 2 kez organik vitamin Powerbee ile şuruplamanın ardından kovanın katının konulmasıda mutlaka gerçekleştirilecek vaziyete gelecektir umuyorum.





İşte aktarmayı müteakip kovanın dibinde kalan arınında kovan önüne silkenmesi ve tarlacı arıların kovana gelmeleri sonucu kısa zamanda kovan önünde bir birikim yapmıştır.
Bu durumda kovanların asker gücünün ne denli kuvvetli olduğunun göstergesi olmakta.
Diliyoruz ve umuyoruzki birkaç sezon umduğumuzu bulamamanın burukluğu bu sezonda son bulacaktır.
Bu dilek ve duygularla bölgemiz, ülkemiz ve tüm dünya arıcılarına bol bereketli bir sonuç temenni ediyor selamlar gönderiyorum.