1 Mart 2010 Pazartesi

28 ŞUBAT PAZAR GÜNÜ YAPTIĞIMIZ ARILIK ZİYARETİ KAÇAMAĞI...

27 Şubat akşamı AHMET ERDOĞAN İlköğretim Müdürü ve değerli arkadaşım Mustafa ÇALIK ile pazar günü Akçakoca da arıcılık yapan bir arkadaşımızı ziyaret etmeyi kararlaştırdık ve Pazar günü sabah saat 8.30 itibariyle Kozluda buluşup Akçakocaya yollandık . giderken Çatak bölgemizde yine arıcı bir arkadaşımız olan Mustafa BATMAZ' da alarak yola devam ettik.




Akçakoca Tahirli köyünde arıcılık yapan İsmail KOCAADAM'a misafir olduk. Akçakocada çaylarımızı yudumladıktan sonra Tahirli köyüne gittik. Rüzgardan korunaklı ve hemen evlerine 30 metre mesafedeki arılığın yeri gerçektende isabetli seçilmiş.Çanak şeklide karşısı göz görebildiğince bir alan ballı baba çiçeğiyle bezenmiş şekilde gözükmekte.








Sadece ballıbaba çiçeği deyil,
erikler, kızılcıklar ve türlü nebadat çiçek açmış durumda . Yağmurlu olmasına rağmen ılık bir hava mevcut. Arılar fazla yoğun olmasa da çalışmalarına devam etmekteler.












Daha sonra evin bir bölümünü tamamen
arı malzemelerini koyup kullandığı kısma girdik. Orada bal tenekesinden bir miktar Kanola balı yedik. Ben ilk kez yediğim kanola balını inanın çok sevdim, kokulu ve çok lezzetli bir baldı. Bu arada İsmail KOCAADAMIN yaptırdığı arı kovanlarını ve çerçeve istifini gördük. Gerçektende çok güzel, hem itinalı istif yapılmış tertemiz,pırıl pırıl. Uyumsuz gözüken sadece İsmail kardeşimin elindekiydi.










Daha sonra hep birlikte Akçakoca
kalesini gezmeye gittik. Cenevizliler zamanından kalma kale oldukça bakımsız ve harap bir halde
olmasına rağmen yinede görülmeye değer.
Hemen deniz kenarında olan kalenin denizle yan yana oluşu, zamanı olanlar için hem kaleyi gezmek ve hemde piknik bahanesiyle görülmeye değer doğrusu.






Kalenin hemen ön kısmında Müdür arkadaşım Mustafa ÇALIK

Arıcı İsmail KOCAADAM ve Mustafa BATMAZ











Kalenin yukarı kısmından sahile doğru inildiğinde betonla yapılan merdivenler kullanılıyor ve yer yer oturup dinlenilecek piknik yapılacak masalar konulmuş vaziyette.









Kale içerisinde Cenevizliler tarafından yapılan su sarnıcı kalenin en çok dikkat çeken yerlerinde birisi.
Taban alanı yaklaşık 50 m2 derince yapılmış bir sarnıç.








Akçakocadan Zonguldağa dönerken, Alap_
lıyı biraz geçtikten sonra Zonguldak İli Arı Yetiştiricileri
Birlik Başkanı Selahattın GÜNEY'in telefonunu çevirdim
ve selam verip hal hatır sorduktan sonra nerelerdesiniz dedim. O da bana evdeyim , bilgisayara bişeyler geçiyorum
diye söyledi. Bende iyi kolay gelsin öyle bir selam vereyim dedim telefonu kapattım. Az sonra arkadaşlara şuradan Selahattin Başkanın evine dönelim dedim ve döndük. Evinin önüne arabayı parkettik ve bilgisayar odasında bilgisayar başında olduğunu gördük. Cama elimizi vurup ona süprizimizi yapmış olduk. Önce arılığa çıkalım dedik . Çıkarken yeni yeni karakovan tipleri geliştirdiğini gördük. Gerçi bu kara kovanlar fenni kovanlar gibi kontrol altına alınacak kovanlardı. İçerisine monte olunan çerçeve eninde kuşaklara izleme, yol gösterme petekleri takılıyor ve arılar devamını kendileri yapıyorlar.






Bu da bir öncekine benzer bir kovan ama yanyana çok parçanın montesinden deyilde, kütüğün
yukarıdan aşağıya ikiye bölünmesiyle içerisi boşaltılıp yapılan bir kovan.












Yine henüz bölgemizde nasıl bir sonuç vereceğini merak ettiğimiz APİMAYE kovanları yüzeyselde olsa bir göz gezdirdik. Bu arada 2 kovanı açıp arı durumunu bakmayı denedik iyice göremedik ama arının hareketinden kovan içerisinde yoğun bir arı varlığının olduğunu net anlamış olduk.







Arılıktan inip artık zonguldağa yollanalım diye plan yaparken Başkanım sıkıysa bir kahvemi içmeden gidin göreyim dedi. İşimiz var mutlaka gitmemiz gerek demisekte fayda etmedi. Sağolsun yenge hanımda o sırada kahveleri hazırlamıştı. Kahvelerimizi yudumlarken bu günün proğramını ve Alaplı ziyaretimizide Başkanımıza anlattık. Nihayet izin isteyip kalkmaya niyetlendiğimizde başkanım oradan bişeyler alıp bize yöneldiğini gördüm. Elinde Propolisli şekerlerden ve yine propolisli el kremlerinden hepimize ikram etti. O anda çocukluğumuzda bayramlarda büyüklerimizin elini öpüp ikramımızı aldıktan sonra avuçlarımıza tutuşturulan para çocukluğumuzda bizi nasıl sevidirir ve haz verirse sanki onun gibi bir şeyi yaşadım gibi hissettim kendimi. Çok teşekkür ediyorum değerli Başkanım. İyiki varsın. Mesleki çalışmalarla verdiğin katkılarına ilaveten yaşattığın bu güzellikler içinde ...