5 Nisan 2009 Pazar

1 NİSAN 2009 DA ANKARA KAZAN ZİYARETİ...

1 Nisan günü Ankara-Kazan eski ismiyle Türkiye Kalkınma Vakfı, yeni ismiyle de DESTEK işletmesinden Petek temin etmek amacıyla Gelik Beldesinden arıcı arkadaşlarımız Mehmet Çoban ve Murat Koşar'la neşeli bir yolculuğa çıktık...
DESTEK entegre tesislerinde getirdiğimiz mumların çok hassas incelemeyle teslim alınması ve mum işleme kısmında çok temiz bir üretim hizmetinin verildiğini görmek bizleri rahatlatan durum oldu...İşlenen peteklerin teslim alınmasından önce oraya vardığımızda yemek saatinin yakın olması dolayısıyla bölüm sorumlusu Didem hanım tarafından yemekhaneye davet edilmemiz orada Tarım İl Müdürlüğünde çalıştığım çok önceki yıllara ait misafir olduğumuz zamanları göz önüne getirdiğimde, aynı misafirperverliğin devam ettiğini görmek beni ziyadesiyle duygulandırdı. Daha sonra peteklerin arabaya yüklenmesini müteakip oradan ayrıldık. Hemen Destek şirketinin 100 metre uzağında olan Ahmet İNCİ bey'e ait fidan üretim istasyonuna uğramadan geçmek olmazdı.



Oraya vardığımızda Ahmet bey'in olmadığını gördük ancak telefon görüşmesiyle yine kendisine selamımızı vermiş olduk. Tabiki bu sırada oradaki çalışanların çalışmaları dikkatlerimizden kaçmadı.
Bayan çalışan aşı yapmakla meşguldü. Kendisine ne yaptığını sorduğumuzda normal göknar çamına mavi renklisinin aşı kalemini yaptıklarını söyledi bizde kendisini bir süre izledik.







Aşı kalemini anaçtaki aşı yerine yerleştirdikten sonra rafyayla bağlanmasını kaşla göz arasında tamamladığını gördük. Öyle bir el melekesi geliştirmişki hayran kalmamak mümkün deyil.









Daha sonra aşılanan fidanlar sera içerisinde tabanına naylon serilmiş ve üzerine 5 cm serilmiş mil düzeltildikten sonra yerleştirilmekte.
Bunun sebebi eğer milin altında naylon olmasa sulanan aşılı fidan torbalarının altında her zaman istenilen nem bulunmayacağından aşılı fidanlar sağlıklı gelişemiyecektir. Yan tarafta çalışan bayanın naylon üzerine serilen milli toprağa aşılı fidanları yerleştirilmesi görülmekte...





Ahmet İnci bey'in oradan ayrıca aldığımız ana üretim strafor kovanlarını yükledikten sonra Zonguldak yönüne doğru hareket ettik. Epeyce yol katettikten sonra yazın arılarımızı cıvarına getirdiğimiz Kazanköyüne geldik. Burada arıcılık yaparken bizlere yakınlıklarını esirgemeyen marangoz Şerafettin ustaya uğradık. Kendisi yoktu kapıdan selamımızı verip dönerken eşi bize yapmış olduğu bir patatesli ekmek hediye etti. Tok olmamıza rağmen yolda bir tesiste durarak, domates, peynir ve zeytin içerikli bir servis yaptırdık ve bize verilen o ekmeğide oracıkta bitirdik...




Tabiki bu bir ara öğün olmasına rağmen güzelce karnımızı doyurmuş olduk ve üzerine de çaylarımızı içerek orada neşeli sohbetimizi devam ettirdik...
Bu arada Aktaş bölgesinde 20 cm. yi bulan kar üzerindede yürümüş olduk...






















Bu arada senelerce arılarımızı getirip konuşlandırdığımız AKTAŞ bölgesindeki devamlı su aldığımız çeşmede mola verip suyunu içtik. Hatta Murat 2 bidon da su doldurarak arabaya koymayı ihmal etmedi. Çeşmenin kitabesini her gittiğimde dikkatlice okurum. Üzerinde:
BİSMİLAHİRRAHMANİRRAHİM
EFENDİM ÇEŞME-İ GÜLZARA BİR BAK
NELER HALKEYLEMİŞ OL KADİR-İ MUTLAK
HER ZERRESİ HAYAT VERİR ÇAĞIRIR HAK
BİZE İKRAM ETMİŞ OL KADİR-İ MUTLAK
HAZRETİ ÜVEYSİ KARANİ
ÇEŞMESİ 1968
BU ÇEŞMEDEN SU İÇEN
BULSUN ŞİFA DERDİNE
EMNÜ EMAN ÇEŞMEİ
HAZRETİ ÜVEYSİ KARAN
Diye son bulmakta. Allah bizleri şefaatına mazhar eylesin. Bir vesile UVEYS VEYSEL KARANİ
hazretlerinin bizlere bir nasihatini aktarmış olayım:((YATTIĞINDA ÖLÜMÜ YASTIĞININ ALTINDA BİL. KALKTIĞINDA DA KARŞINDA BULUNDUĞUNU)) demiştir...

1 yorum:

İlhami Uyar dedi ki...

Sayın Er ,arıcılık sayesinde her yöreden insanlarla tanışabiliyoruz,işleriniz ve geziniz mükemmel olmuş,Veysel Karaninin sözlerine ne diyebiliriz,alim kişiler ikikelime konuşmuşlar taşı yerine koymuşlar,işlerinizde başarı ,yaşamınızda sağlık dileklerimle,kolay gelsin.